Salı, Kasım 22, 2011

Hatalıyız

Başlıktan da anlaşıldığı üzere farkındalığı yüksek bir ebeveyn olma yolunda emin ama ürkek adımlarla sekiyoruz. Kafamızda oluşturduğumuz ve veledin haberdar olmadığı binlerce ideal yerini yavaş yavaş endişeye bırakmaya başladı. Bir yerlerde yanlışlar girdabına kapılmış olmalıyız ki ne dersek tam tersi karşımıza çıksın. Zilli Prenses'ten en son "Tamam", "Peki", "Olur baba" gibi sözleri ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum. Muhterem eşime söz verdiğim, yılbaşından sonra düzelmeye başlar süresinin de sonuna gelmek üzere olduğumuz için şahsi gerginliğim iyice arttı. Ocak ayı içinde kaç defa "Hani düzelecekti bu çocuk? Yok ben kesin Chucky'yi doğurmuşum!" kalıbını duyacağımı tahmin bile etmek istemiyorum.


Gerginliği sevmeyen bir aile olduğumuz için çocuğumuzu da sakin, sessiz, kavgasız ve gürültüsüz bir hayat geçireceği şekilde büyütmeye çalışıyoruz. 24 saat beni benim tepeme koysanız kafayı yerim ama muhterem eşimin senelerdir gösterdiği sabır ve anlayış belki de genç dimağlara tez konusu olabilecek seviyede. Neyse, tabii ki çocuğumuzu hem yaşı hem de genel olarak konseptin hoş olmaması nedeniyle kavgalı, gürültülü ve şiddet içeren şeylerden uzak tutmaya özen gösteriyoruz. Bu konudaki tek derdim 7 yaşına kadar Star Wars ambargosu koyulmuş olması. Onu bir şekilde aşacağım ama henüz yolunu bulamadım. Bizim Zilli Prenses de Tembel Kasaba'nın bir bölümünde gördüğü dinozordan korktuğu için uzun süre o bölümü izletmedik. Rezil Robbie dinozor kostümüyle milleti korkutmaya çalışıyordu. Bir ara "Odamda dinozor var mı?" falan diye sorunca biz de tatlı tatlı kendisine böyle bir şey olmayacağını ve korkmasına gerek olmadığını söyledik. Söylemez olaydık. Kendi çocuğunu tanımayan ebeveyn olur mu? Olur işte. Çocuğun zamanla korkusu geçer diye ümit ederken bir anda karşımızda dinozor manyağı, evet harbiden manyağı, bir çocuk bulduk. Evde dinozor yapbozları, figürleri, resimleri ata sporumuz cirit oynamaya başladı. Tembel Kasaba'nın dinozorlu bölümü de kesmeyince farklı arayışlara yöneldik. Burada YouTube imdadımıza yetişir gibi oldu. Elde tablet, hanımefendiye dinozorlu videolar aramaya başladık. Bu arada şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Her dinozor dinozor değildir, ben dinozora dinozor demem T-Rex olmayınca konsepti nereden yerleşti henüz çözemedik. Konu dinozor hele T-Rex olunca tabii ki öyle pek sevimli görüntüler bulunmuyor. Yine böyle bir görüntü arayışında sevgili kızımla elimizde tablet yatak keyfi yaparken bulduğum bir videoda T-Rex efendi masum bir dinozora saldırdı ve o masum görünen dinozor da karşılık verme ihtiyacı hissetti. Hemen parmağımı durdurma düğmesine uzattım ve aynı anda Zilli Prenses'e açıklama yaptım. "Kızım bunlar kavga ediyor, geçelim." dedim. Aldığım cevaptan sonra sadece South Park sessizliği oldu.

-Ehehe, bırak baba kavga etsinler.

Tableti seven evladım uykusuz olduğu zamanlarda veya on parmak dokunmatik ekran kullanmaya çalışıp da aletin kapasitesini aşmaya çalıştığında hırçınlaşıyor. Böyle yanımda oturmuş oyununu oynarken bir anda gaza gelip tableti davul olarak kullanmaya başlayınca hemen elinden aldım ve eşyalarına düzgün davranmazsa onları geri alacağımı ifade ettim. Suratıma bakıp tablete okkalı bir şaplak atınca ben de zavallı cihazı hırçın kızın elinden alıp kaldırdım. Ertesi gün tekrar tableti isteyen ve önceki sevimsizliğinden eser kalmamış çocuğa da tabletin arızalandığını ve tamirciye yolladığımı söyledim. Aslında yine hata bizde, beklentiyi yüksek tutmamak lazım. Çocuğu tamirci, arıza kavramlarını ne kadar çözdüğünü anlamadan bunu söyleyince gelecek olan cevaba da şaşırmamak lazım.

-Baba tablet Tamirci Manny'de mi?

"Bu çocuk ne zaman babacı olacak kardeşim?" diye söylenmenin bedeli de banyoya girmek isteyen babanın klozet kapağının üzerine çöreklenmiş ve çıkmamakta ısrarcı çocukla yüz yüze gelmesidir. Elden bir şey gelmez dedim ve acil durumlar için sakladığım şort mayomu giymeye gittim. Şortla banyoya girip yıkanmanın her aşamasını da izleyen kıvırcığa açıkladıktan sonra tabii ki çıkma zamanı geldi. İmdada yetişen anne de çocuğu çıkaramayınca irisinden bir havlu uzattı ve hamam kaçkını gibi kabinden çıktım. Tahmin edersiniz ki mayonun çıkması ve yerine iç çamaşırı denen olgunun gelmesi lazım. Çocukken pis kabinlere beni sokmamak için elalemin ortasında havlu içinde mayomu değiştirme eylemini gerçekleştiren annemin taktiğini kullanmaya karar verdim. Yarı yolda çocuk dışarı çıkmaya karar verdi ve aceleyle işimi bitirmeye çalışırken hafif eğilmiş olduğum bir anda "Babaaaaaaa" diye geri dönen Zilli Prenses sevinçli bir hışımla kapıyı itince aldığım darbeyle ufak çapta bir sarsıntı geçirdim ama yine de görevimi başarıyla tamamladım. Saçlarım uzunken aklına gelmeyen kurutma meselesi için ısrarcı olan çocuğa da hayır diyemediğim için banyo sefamı iki büklüm, kafamda bir şiş ve o şişliğin üstüne yediğim iki adet sıcak fön darbesiyle tamamladım. İyiyim, beni merak etmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder