Daha bir ay önce tatildeyken ve mis gibi sahilde akşam yürüyüşü yaparken "Köpeğimi özledim" diye zırıl zırıl ağlayan kız, Bodrum'dayken kendisiyle görüşmek istediğimde olumsuz yanıt vermekle kalmayıp "Babayı özlemedin mi?" diye soran anneye de telefonda olduğumu bile bile "Hayır" diyebiliyor. Sakinim.
Hasbelkader hanımefendiyi telefona gelmeye ikna edebildiysek de baba hatırı sormak falan mazide kalmış bir gelenek. Konuşmalarımızın gidişatı gayet rutin. Bir tarafta taleplerin efendisi, diğer tarafta tırnak yiyerek öğün geçiren adam.
-Baba bana Galatasaray forması al.
-Peki kızım.
-Baba bana kask al.
-Olur kızım.
-Baba bana bir de sörf tahtası al.
-Höst!
Sakinim.
Telefon konuşması yapmamız için aramızda mesafeler olmasına gerek yok. Babaya kapak takmak da paha biçilmez. Canı sıkılan Zilli Prenses, çalışırken yılışıp telefonda konuşmaca oynamaya beni razı etti ama en nazik tabirle ben böyle konuşmanın içine ederim arkadaşım.
-Alo.
-Alo.
-Kimsiniz?
-Ben baban kızım.
-Teşekkürler, iyi günler. (Çtonk!)
-!%*$