Perşembe, Eylül 13, 2012

Ters Köşe

Kelimeler, eş anlamlılar, boş anlamlılar, zıt anlamsızlar. Evet, bunlar dil bilgisi literatürümüze yeni giren kavramlar. Hiçbir ders kitabında yok ama kızımın kelime dağarcığında hepsinin yeri ayrı. Akşam yemeğinde önüne pirzolasını almış, Tarkan filmlerindeki "Hancı şarap, et ve kızını getir" diyen adam gibi yumulmuşken aniden çatalı bıçağı bırakıp hüzünlü bir ifadeyle bana dönen kızım pirzolasının kızgın olduğunu dile getirdi. Klasik mavi ekran vermiş anne-baba bakışmasının ardından da tabii ki her zamanki gibi jeton ilk olarak muhterem eşimde düştü. Pirzolada hafif sinir çıkmış, sinir sahibi pirzola da doğal olarak kızgın pirzola oluyormuş. Aslında düşününce hiç de yanlış gelmiyor.


Uyuznaz kızım annesine babasına olan sevgisini ifade etmeyi çok seviyor. Veya biz öyle sanıyoruz. Genelde arkasından bir talep geldiği için henüz kesin bir karara varamadık. Ama tatile çıktığımız ilk gün, oteldeki odamıza yerleşirken balkondan manzaraya bakıp bir anda geri dönmesi ve önce bana "Canım babammmm!" sonra da annesine "Canım annemmm!" diye sarılmasıyla, içten olduğuna biraz daha inanmıştık ki, çocuk hızla tuvalete koştu ve "Canım klozet!!!!!" diye bağırdı. Sinir şey.

Kızımın söylediği şarkıların sözlerini değiştirip birlikte söylerken onu şaşırtmak en sevdiğimiz oyunlardan biri. Fakat bazı şarkıların dokunulmazlığı var. Daha Dün Annemizin adlı eskimeyen, eskiyemeyen parça bunların başında geliyor. Her yanlış söylediğimde Gıcıksu sinirleniyor ve düzeltmek için kıymetli vaktini bana ayırıyor. Benim için sorun yok, kızım benimle vakit geçiriyor. Ama sonunda doğrusunu söylememin hatta "Aferin baba doğru söyledin" diye takdir etmesinin ardından "Hadi Fofo çiçekli bahçemize çıkalım" diyip kıçını dönüp gitmesi çok koyuyor. Satıcı Fofo da tıngır mıngır peşinden gidiyor. Kazanmam imkânsız.

Muhterem eşimin çizgi filmlerde bile ağlama huyu Zilli Prenses'e de geçmiş gibi görünüyor. Olur olmadık şeylere içlenip muslukları açıyor. Sıcak bir tatil gecesinde, insanlar kumlarda voleybol oynayıp, mangallar yakarken ve keyifle çardak barlarda eğlenirken, "Köpeğimi özledim, vuaaaa!" diye babası dondurma almamış gibi ağlayan tek çocuk bizimkiydi. Tek suçum da "Fofo'yu özledin mi kızım?" diye sormaktı. Zaten utanmasa hanım da ağlayacaktı kesin ama iyi tuttu kendini.