Cumartesi, Nisan 09, 2011

Vezir yok, rezil verelim

Böyle tuhaf bir dönem. Cümleler kuruluyor, bazı ifadeler yerli yersiz kullanılıyor, tekrarlar bozuk plaklara bile "Behey yeter" dedirtecek sıklıkta. Ama en çaresiz kalınan nokta kimin neye, nasıl ve ne zaman tepki vereceğinin artık iyice kestirilmiş olması.

Annesi bezelye yedirmeye çalışırken ince ve cilveli bir sesle "Babaaaa" diyerek sarılmalar ve beş dakika sonra televizyonda Rezil Robbie çıkmadı diye piyano çalan Tom'unkilerle aynı kaderi paylaşan az önceki babanın laptopta yazı yazan parmakları. Rezil Robbie başladıktan sonra yeniden alevlenen baba aşkı, yatma saati geldiğinde annenin kucağına gidildiğinde biter. Çünkü kızına iyi geceler demek isteyen baba veya sevgili eşimin bu aralar verdiği isimle Igor, "Baba değil, sen git. Çekil" lafıyla tırıs tırıs işinin başına döner.


Ancak sevgili kızımın raporlama becerisi hayli gelişmiş. Her düştüğünde bize fırsat vermeden kafayı kaldırıp "İyiyim" demesi veya "Oh bu lokmayı da yuttu" diye sevinirken burnunuza sokulan çiğnenmiş yemeği teyit amaçlı "Çıkardım."

Dürüstlükte de üstüne yok. Evin bir köşesinden yükselen ani çığlıkla arka tarafa doğru heyecan içinde koşulur. Koridorda aksi yöne giden Fofo'yla kısa süreli bir geçiş karmaşası yaşanır ve annesinin yanında Mini-Me gibi duran hanım kızımıza ulaşılır. Ne oldu ne bitti diye sormaya bile gerek yoktur aslında zira yanağındaki morlaşmaya başlamış kısım olayı açık ve seçik ifade ediyordur. Yine de adetten sorulur. Gelen cevap tabii ki bizi şaşırtmaz. "Fofo, ısırdı, uf." Soruşturmaya devam etmek lazım. Hemen ikinci soruya geçilir:

-Sen ne yaptın kızım?
-Buli buli hehehehehehe.

Bilmeyenler olabilir, onlar için açıklayayım. Bu bulibuli denen meret, köpeğin gözüne parmağı sokup patisinden çekerken "Öpüjeeeem" diye ağzının içine girmeye çalışmaktır. Kolay iş değil yani.

Ölçüsünü de bilir benim kızım. Oyun oynarken gıdıklamanın, öpmenin, kovalamanın miktarında ve süresinde herhangi bir aşırılığa kaçılması durumunda hemen "Yeter" diye uyarıyı yiyor ev halkı. Güzel, itirazımız yok. Sululuktan hoşlanmıyoruz. Ancak olayın bir de toplumsal boyutu var. Ailece dışarıda yemek yemeye çıkılan bir günde önündeki yemek yerine başka bir şey isteyen çocuğa densiz baba "Önce önündekini bitir kızım" deme cüretinde bulunursa, karşısında yarı ağlamaklı ve yüksek bir sesle "Yeter, yeter" diyen velet sayesinde yan masalardan atılan pis bakışları hak etmiş demektir.

Dediği yapıldığı sürece 2 yaşındaki bir kızla geçinmek çok kolay. Yapılmayacağı zaman da önceden önlemi alıp dizlik, kask, kulak tıkacı hazır bulundurmak şüphesiz her ebeveyn için hayat kurtaran önlemlerdir. Bu sendrom geçince babacı olacakmış. Bekliyoruz artık, ne yapalım?